Haikus from Cam Kulübeler (Glass Cottages)
Oluştan önce
Bir adaydı zaman
Otlarla kaplı
Before genesis
Time used to be an island
Covered in grass
***
Ağlama böcek
Yazılan sözler solmaz
Öyle zamanla
Don’t weep insect
Written words don’t fade
Over time
***
Bulut başımda
Bir şapka oldu şimdi
Sessizce yağan
The cloud o’er my head
Has turned into a hat now
Raining silently
***
Kedi yavruları
Meşeye tırmanıyor
Yüzleri yaprak
The kittens are
Climbing up the oak tree
Faces now leaves
***
Çiy tanesini
İlk görüşüm sabahta:
Gülüşün izi
First I saw
The dew drop in the morning:
Trace of a smile
***
Dönerek açar
Kırmızı çiçeklenen
Mart ağaçları
Twirling they flower
Crimson blossoming
March trees
***
Mor çiçeklerin
Ballanmış dudağından
İçtim rüzgârı
From honeyed lips
Of purple flowers
I drank in the wind
***
Ay yüzünü
Çimene yatırınca
Yayla bembeyaz
When the moon lays
Its face down on grass
The plateau – pure white
***
Son ışık işte –
Onu yakalayan da
Sonbahar olur
There goes the last light –
The one who catches it
Becomes autumn, too
***
Dağın kadrajı
Denizde delik açıp
Eylülü çizmiş
The mountain’s frame
Opened up a hole in the sea
And drew September
***
Akşam ışığı
Vapurdan önce geçti
Karşı kıyıya
Evening light
Crossed the water
Before the ferry
***
Kent sularında
Martı ayaklanması
Kanatlar duman
In the city’s seas
A seagull mutiny
Their wings – smoke
***
Atılmış dallar
Yoluma çıkıyor hep
Uykulu suda
Discarded branches
Keep crossing my way
In the sleepy water
***
Bu kış sanki ben
Acının paltosunda
Çiçekler açtım
It feels like
I blossomed this winter
In pain’s coat
Kilisede Son Moda Alaturka
O şarkıyı hatırlıyorsun
O şarkıyı hatırlıyorsun
Sen o şarkıyı hatırladığında
Kilisede sarhoş
Vitrayları yansıtan mermer
Bira köpüğünde dalgalanan Meryem Ana
Ve dünyayı kurtaracak bütün ayinler
Başına dileklerini düşürdüler
Sabah olduğunda
tavşan yuvalarını arayan
kırmızı saçlı bir kız
tutsun diye elinden
Ve akşama doğru
yaşlı düşmüş bir ağaç
yeni filizler versin diye
çürümüş gövdesinden
13.10.09, St Michael Kilisesi, Cambridge, 21.10.09, Belsize Park, Londra
Trendy Alla Turca in the Church
You remember that song
You remember that song
When you remembered that song
drunk in the church,
the marble reflecting stained glass
the Virgin Mary floating in the foamy beer
all the world-saving rituals
showered their blessings on your head.
When the morning came
a red-haired girl
looking for rabbit holes
would hold your hand.
And through the night
an old fallen tree
would grow new shoots
from its rotten body.
Translated by Alexandra Büchler, Efe Duyan
Photographie de Simon Duclut-Rasse